Bilmeceler bana göre değil, ben dolambaçlı yollardan oldum
olası hiç hoşlaşmadım!
Peki ya körebe.. saklambaç..
seksek? Ne gözümün bağlanmasından, ne birinden saklanmaktan.. ne de tek ayak
üstünde bi o yana bi bu yana zıplamaktan hiç hoşlaşmadım! En çok oynadığım
aslında en anlam veremediğimdi.. yerden yüksek!
Tabii o zamanlar çocuktuk şendik!
Bu oyunları en iyi biz oynardık.. yan mahalledeki çocuklar öteki semttekiler..
hiç biri bizim gibi değillerdi.. oyun kuralları çok farklıydı.. çanak çömlek
patlatmanın raconu vardı misal..
Biz her oyunun mucidiydik..
kendimizi (her ne oynuyorsak) bu oyunu bulan ilk kişi sanıyorduk! Nasıl bir
bencilliktir.. ya da nasıl bir rekabettir o çocuk yaşta.. şuan
anlamlandıramıyorum.. çocuk aklım uçmuş, yerinde yeller esiyor şimdi.
Ya sahi.. büyümenin zamanla
olacağına kim inandırdı bizi? Zamanla olduğunu anlayabilmek için fark edilmesi
lazım.. anlamlandıramadığımız şeyi nasıl zaman denen zamansızlıkla
sınırlandırabiliyoruz ki.. saçma! Ben bi gün bi uyandım.. aynaya baktım, sonra
da masanın üstünde duran çerçevedeki bana.. önce 7yaşındaki beni bi selamladım,
ufaktan gülümsemeyi de ihmal etmedim tabi.. tek tek, hızlı hızlı film şeridi
gibi (hep kullanmak istemişimdir) aktı geçti gözümden.. sonra tekrardan
aynadaki benle buluştum.. artık ne o kadar sevimliydim, ne de o kadar saf..
büyümüştüm işte! Hani zamanla olacaktı.. hani adım adım.. pat diye oluvermiş ki, ben bir sabah
pat diye bununla yüzleştim.. oysaki çok sıradan bir gündü..
Oyunlar.. çocukluğumu özlememe
sebep tek şey desem yalan olmaz gibi.. he tabii bir de atlıkarınca var^^ şimdi
gel de bu yaşında bin, adama deli derler..
Tek çocuklardanım ben.. hani o
kıskanç, bencil, şımarık.. (lanet yaratıklar) olarak tanımlanan kesimden.. ben
öyle değilim demekten dilimde tüy bittiği için artık açıklama yapmıyorum o
ayrı.. neye inanmak isterseniz! Her neyse işte.. tek çocukgillerden olduğumdan
ben de hayal dünyası baya bildiğin leb-i derya:) ondan olsa ki çeşit çeşit
oyunların mucidiyim kendi çapımda.. adı konmamış milyonlarca oyunun tek sahibi..
ya da ben öyle sanıyorum (olması mümkün)
En favori oyunumu açıklıyorum.. ‘as
good as it gets’deki obsesif Melvin gibiydim.. kaldırım taşları, saha
çizgileri, yer döşemeleri.. aklına hayaline gelebilecek her türlü
sınırlandırılmış küçük alanlar ve uzun, düz çizgiler.. işte en büyük eğlencem!!
Bazen ikişer atladığım, bazen kendi etrafımda daire çizdiğim.. annemi çıldırtan
iki ileri bir geri oyunum! –itiraf etmek gerekirse şimdi bile bazen yaparım,
sonra bi an durur gülerim.. hala büyümeyen bi yanım kalmış olsa gerek..
Bir başkası ise.. resim çizme
oyunu! Böyle söyleyince pek bi anlamlı olmadı farkındayım, ama bu oyundu benim
için.. önce bir defter alırsın, sonra karakterleri belirler.. başlarsın
hikayeyi oluşturmaya.. yazısız sadece resimlerle.. sadece kendi içimden
oluşturduğum dialoglar, uzun monologlar falan.. hele bir de renkli boya
kalemlerimde varsa (en rengi bol olanından) değmeyin keyfime..
Sonra.. Legolar tabii!!! Es geçemem
şimdi.. tam bi lego delisiydim.. ama Legolara en son dokunduğum günü
hatırlıyorum.. veda anımı.. kapı çaldı, akşam üstü. Babam içeri girdi yüzünde
koca bi gülümseme, elinde kocaman bi paket.. (şimdi düşünüyorum da ben ne kadar
küçüksem artık o paket bana devasa gelmişti) o an elimdeki son lego parçasını
halıya bırakıp, paketi açmaya koyulmuştum.. dün gibi aklımda.. açtığımdaki
çığlığımda bütün komşularımın kulağında hala benliğini koruduğuna eminim.. beni
atari salonlarına götürmekten ve saatlerce oradan çıkmam için bana dil
dökmekten bunalan babam sonunda bana atari almıştı!! Herhalde o andan sonra bazı
şeyler değişti.. çok şey değişti şimdi! yalana gerek yok..
'Jeux D'enfants'
Biraz önce, güneşin doğmasına
dakikalar kala yine bi playagain yaptım.. bu yazıdan önce iyi gider diye
düşünmekte çok haklıymışım..gerçekten çok iyi geldi.. ‘jeux d’enfants’ duyanınız, izleyeniniz vardır
elbet!(cesaretin var mı aşka diye de bilinir:)) Daha önce de yazmıştım sahi ben bunu.. olsun! Bi çok kez izlettiriyorsa
kendini, bir çok kez yazılmayı da hak etmiştir diye düşünüyorum.. neyse işte
spoi vermek istemiyorum.. hala bilmeyeniniz varsa bol
oyunlu-aşklı-gururlu-cesaretli bi film. İşte bu!!
Mia beni mimlemişti.. konu: çocukken
oynadığımız oyunlar! Aslında mim okumayı seven ben, blogumda yazmaktan ben
hoşlanmıyorum.. bunu da herkes biliyor:) ama bu sefer, yazmak istedim.. bi ilk
oldu yani benim için^^ hem mim gibi hem de değil.. oyunun kuralından olsa gerek
benim de bi kaç kişiyi mimlemem gerekiyor.. ama ben değiştirdim bu sefer bu
oyunu.. isteyen yazıversin, ne olur!!
“Cap ou pas cap?”
özlüsöz*: “çocukken ‘sataşma’
dediğimiz şeye büyüyünce ‘baştan çıkarma’ diyoruz..”
özlüsöz**: “insan bazen böyle
kötü alışkanlıklar ediniyor.. ‘birlikte uyumak gibi..’ mesela.”
son olarak.. tekrardan çocuk olmak, yine oyunlarda boğulmak.. bunca şeyi unutmak.. hiç kimseyi umursamadan ter içinde koşmaya var mısınız? tekrardan çocuk olmaya cesaretiniz var mı? ..ben de pek kalmadı gibi..
ve.. müziksiz olmaz tıktık^^
E.
Ayy seni yerim tatli play again!
YanıtlaSilSen cocukken de, simdi de tatliliktan bi sey kaybetmiyosun. Legolar ise hep beceriksiz oldugum bi konuydu.
Bi de su an uyku sersemi telefondan okudum. Bilgisayardan ayilinca tekrar okicam :)