8.5.13

Tekrardan çocuk olmaya cesaretin var mı?


Bilmeceler bana göre değil, ben dolambaçlı yollardan oldum olası hiç hoşlaşmadım!
Peki ya körebe.. saklambaç.. seksek? Ne gözümün bağlanmasından, ne birinden saklanmaktan.. ne de tek ayak üstünde bi o yana bi bu yana zıplamaktan hiç hoşlaşmadım! En çok oynadığım aslında en anlam veremediğimdi.. yerden yüksek!

Tabii o zamanlar çocuktuk şendik! Bu oyunları en iyi biz oynardık.. yan mahalledeki çocuklar öteki semttekiler.. hiç biri bizim gibi değillerdi.. oyun kuralları çok farklıydı.. çanak çömlek patlatmanın raconu vardı misal..

Biz her oyunun mucidiydik.. kendimizi (her ne oynuyorsak) bu oyunu bulan ilk kişi sanıyorduk! Nasıl bir bencilliktir.. ya da nasıl bir rekabettir o çocuk yaşta.. şuan anlamlandıramıyorum.. çocuk aklım uçmuş, yerinde yeller esiyor şimdi.

Ya sahi.. büyümenin zamanla olacağına kim inandırdı bizi? Zamanla olduğunu anlayabilmek için fark edilmesi lazım.. anlamlandıramadığımız şeyi nasıl zaman denen zamansızlıkla sınırlandırabiliyoruz ki.. saçma! Ben bi gün bi uyandım.. aynaya baktım, sonra da masanın üstünde duran çerçevedeki bana.. önce 7yaşındaki beni bi selamladım, ufaktan gülümsemeyi de ihmal etmedim tabi.. tek tek, hızlı hızlı film şeridi gibi (hep kullanmak istemişimdir) aktı geçti gözümden.. sonra tekrardan aynadaki benle buluştum.. artık ne o kadar sevimliydim, ne de o kadar saf.. büyümüştüm işte! Hani zamanla olacaktı.. hani adım adım.. pat diye oluvermiş ki, ben bir sabah pat diye bununla yüzleştim.. oysaki çok sıradan bir gündü..

Oyunlar.. çocukluğumu özlememe sebep tek şey desem yalan olmaz gibi.. he tabii bir de atlıkarınca var^^ şimdi gel de bu yaşında bin, adama deli derler..

Tek çocuklardanım ben.. hani o kıskanç, bencil, şımarık.. (lanet yaratıklar) olarak tanımlanan kesimden.. ben öyle değilim demekten dilimde tüy bittiği için artık açıklama yapmıyorum o ayrı.. neye inanmak isterseniz! Her neyse işte.. tek çocukgillerden olduğumdan ben de hayal dünyası baya bildiğin leb-i derya:) ondan olsa ki çeşit çeşit oyunların mucidiyim kendi çapımda.. adı konmamış milyonlarca oyunun tek sahibi.. ya da ben öyle sanıyorum (olması mümkün)

En favori oyunumu açıklıyorum.. ‘as good as it gets’deki obsesif Melvin gibiydim.. kaldırım taşları, saha çizgileri, yer döşemeleri.. aklına hayaline gelebilecek her türlü sınırlandırılmış küçük alanlar ve uzun, düz çizgiler.. işte en büyük eğlencem!! Bazen ikişer atladığım, bazen kendi etrafımda daire çizdiğim.. annemi çıldırtan iki ileri bir geri oyunum! –itiraf etmek gerekirse şimdi bile bazen yaparım, sonra bi an durur gülerim.. hala büyümeyen bi yanım kalmış olsa gerek..

Bir başkası ise.. resim çizme oyunu! Böyle söyleyince pek bi anlamlı olmadı farkındayım, ama bu oyundu benim için.. önce bir defter alırsın, sonra karakterleri belirler.. başlarsın hikayeyi oluşturmaya.. yazısız sadece resimlerle.. sadece kendi içimden oluşturduğum dialoglar, uzun monologlar falan.. hele bir de renkli boya kalemlerimde varsa (en rengi bol olanından) değmeyin keyfime..

Sonra.. Legolar tabii!!! Es geçemem şimdi.. tam bi lego delisiydim.. ama Legolara en son dokunduğum günü hatırlıyorum.. veda anımı.. kapı çaldı, akşam üstü. Babam içeri girdi yüzünde koca bi gülümseme, elinde kocaman bi paket.. (şimdi düşünüyorum da ben ne kadar küçüksem artık o paket bana devasa gelmişti) o an elimdeki son lego parçasını halıya bırakıp, paketi açmaya koyulmuştum.. dün gibi aklımda.. açtığımdaki çığlığımda bütün komşularımın kulağında hala benliğini koruduğuna eminim.. beni atari salonlarına götürmekten ve saatlerce oradan çıkmam için bana dil dökmekten bunalan babam sonunda bana atari almıştı!! Herhalde o andan sonra bazı şeyler değişti.. çok şey değişti şimdi! yalana gerek yok..


                                                                                                                 'Jeux D'enfants'

Biraz önce, güneşin doğmasına dakikalar kala yine bi playagain yaptım.. bu yazıdan önce iyi gider diye düşünmekte çok haklıymışım..gerçekten çok iyi geldi.. ‘jeux d’enfants’ duyanınız, izleyeniniz vardır elbet!(cesaretin var mı aşka diye de bilinir:)) Daha önce de yazmıştım sahi ben bunu.. olsun! Bi çok kez izlettiriyorsa kendini, bir çok kez yazılmayı da hak etmiştir diye düşünüyorum.. neyse işte spoi vermek istemiyorum.. hala bilmeyeniniz varsa bol oyunlu-aşklı-gururlu-cesaretli bi film. İşte bu!!

Mia beni mimlemişti.. konu: çocukken oynadığımız oyunlar! Aslında mim okumayı seven ben, blogumda yazmaktan ben hoşlanmıyorum.. bunu da herkes biliyor:) ama bu sefer, yazmak istedim.. bi ilk oldu yani benim için^^ hem mim gibi hem de değil.. oyunun kuralından olsa gerek benim de bi kaç kişiyi mimlemem gerekiyor.. ama ben değiştirdim bu sefer bu oyunu.. isteyen yazıversin, ne olur!!

“Cap ou pas cap?”

özlüsöz*: “çocukken ‘sataşma’ dediğimiz şeye büyüyünce ‘baştan çıkarma’ diyoruz..”  

özlüsöz**: “insan bazen böyle kötü alışkanlıklar ediniyor.. ‘birlikte uyumak gibi..’ mesela.”

son olarak.. tekrardan çocuk olmak, yine oyunlarda boğulmak.. bunca şeyi unutmak.. hiç kimseyi umursamadan ter içinde koşmaya var mısınız? tekrardan çocuk olmaya cesaretiniz var mı? ..ben de pek kalmadı gibi..

ve.. müziksiz olmaz tıktık^^

E.

1 yorum:

  1. Ayy seni yerim tatli play again!

    Sen cocukken de, simdi de tatliliktan bi sey kaybetmiyosun. Legolar ise hep beceriksiz oldugum bi konuydu.

    Bi de su an uyku sersemi telefondan okudum. Bilgisayardan ayilinca tekrar okicam :)

    YanıtlaSil